74 - Müddessir suresi 11. âyet meali

ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا
Zernî ve men halaktu vahîdâ(vahîden).
  
zer-nî bana bırak, ilgilenme
ve men ve kim
halaktu ben yarattım
vahîden tek olarak
   
Abdulbaki Gölpınarlı Bırak beni ve yarattığımı yapayalnız.
Abdullah Parlıyan Bana bırak tek başına yarattığım o kişiyle uğraşmayı.
Adem Uğur Tek olarak yarattığım, kimseyi bana bırak,
Ahmed Hulusi Beni, yalnız olarak yarattığımla (başbaşa) bırak;
Ahmet Tekin Malsız, evlâtsız olarak yaratıp dünyaya getirdiğim kimseyi, bana bırak.
Ahmet Varol O yapayalnız yarattığım kimseyi sen bana bırak.
Ali Bulaç Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak;
Ali Fikri Yavuz (Mal ve evlâdsız olarak) tek başına yarattığım o kâfiri (Velid İbni Muğîre’yi) bana bırak.
Ali Ünal Bırak bana o kişiyi, (malsız, ailesiz) tek olarak yarattığım;
Bayraktar Bayraklı (11-14) Tek olarak yarattığım, kendisine geniş servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisi için nimetleri serdikçe serdiğim o kişiyi bana bırak!
Bekir Sadak (11-14) Tek olarak yaratip kendisine bol bol mal, cevresinde bulunan ogullar verdigim ve nimeteri yaydikca yaydigim o kimseyi Bana birak.
Celal Yıldırım (11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak.
Cemal Külünkoğlu (Mal ve evlatsız olarak) tek başına yarattığım o inkârcıyı (Velid İbni Muğîre'yi) bana bırak!
Diyanet İşleri (eski) (11-14) Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.
Diyanet Vakfi (11-14) Tek olarak yaratıp, kendisine geniş servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisi için (nimetleri önüne) serdikçe serdiğim o kimseyi bana bırak!
Edip Yüksel Bir birey olarak yarattığım kişiyi bana bırak.
Elmalılı Hamdi Yazır Bırak bana o herifi ki yarattım da temtek
Erhan Aktaş Tek olarak yarattığım kişiyi Bana bırak.1

1- Hiçbir şeye sahip değilken; birçok şeye sahip kıldığım kişiyi.
Gültekin Onan Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı bana bırak;
Hakkı Yılmaz 11-14 Tek olarak yarattığım, kendisine hesapsız bir mal verdiğim, şâhitler olarak oğullar verdiğim, kendisi için alabildiğine imkânlar döşediğim kişiyi Benimle başbaşa bırak!
Harun Yıldırım Kendisini tek olarak yarattığımı bana bırak!
Hasan Basri Çantay (11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.
Hayrat Neşriyat Tek olarak yarattığım şu kimseyi ise, bana bırak!
İbni Kesir Bırak Beni ve yarattıklarımı tek başına.
İskender Evrenosoğlu Tek başına yarattığım kişiyi Bana bırak.
Kadri Çelik Tek başıma yarattığım o kimseyi bana bırak.
Mehmet Ali Eroğlu (10-11) Değildir kolay, kafirler için o gün. Yarattığım yalnız kimseyi bana bırakıver.
Mehmet Okuyan Tek başıma yarattığımla beni baş başa bırak!
Muhammed Celal Şems Beni yarattığımla yalnız bırak.
Muhammed Esed Bana bırak yalnız yarattığım o kişi(yle uğraşma)yı,
Mustafa Çevik 11-15 Davet edilmekte oldukları hayat nizamına uysunlar diye yaratıp da mal mülk ve evlat verip bunca nimetle donattığım halde gözü doymayan, nankörlük edip davetimden yüz çevirenlerin hesaplarını görmek Bana aittir. Bunlar için cehennemde ağır boyunduruklar, yakıcı bir azap ve boğazdan geçmeyen yiyecekler vardır.
Mustafa İslamoğlu Beni tek başıma yarattığımla başbaşa bırak!
Ömer Nasuhi Bilmen (9-12) İşte o gün çok çetin gündür. Kâfirlerin üzerlerine kolay değildir. Bırak bana o tek başına yarattığım şahsı. Ve onun üzerine uzunca boylu mal verdim.
Ömer Öngüt Resulüm! Tek olarak yarattığım o adamla beni başbaşa bırak!
Şaban Piriş Beni, yarattığım kimse ile yalnız bırak.
Sadık Türkmen TEK BAŞINA yarattığım o inatçı kimseyi Bana bırak;
Seyyid Kutub Şu adamın işini bana bırak ki, kendisini yarattığımda yapayalnızdı.
Suat Yıldırım (11-14) Mal ve ailesiz, tek olarak yarattığım, sonra çok çok mal, servet ve etrafında dolaşan oğullar verdiğim, her türlü imkânı önüne serdiğim, o adamın hakkından gelmeyi sen Bana bırak!
Süleyman Ateş Benimle şu adamı yalnız bırak ki ben onu tek olarak yarattım.
Süleymaniye Vakfı Tek olarak yarattığım o kişiyi[1*] bana bırak[2*]!

[1*] Velid b. Mugire (الوليد بن المغيرة)

Ebû Abdişems el-Velîd b. el-Mugīre b. Abdillâh el-Mahzûmî (ö. 1/622)

Nebîmiz’in ve İslâmiyet’in azılı düşmanlarından biri milâdî 530 yılı civarında Mekke’de doğdu. Babası Mugīre, Kureyş içerisinde zenginliği ve cömertliğiyle tanınırdı. Onun kabiledeki mevkii dolayısıyla çocuklarına Benî Mugīre denilmiş ve Mugīrî nisbesiyle anılmışlardır. Bunlar şan, şeref, şöhret ve zenginlik bakımından ayrı bir zümre teşkil ediyordu. Resûl-i Ekrem’in babaannesi Fâtıma bint Amr b. Âiz, Mahzûmoğulları’na mensup olduğu için dayıları adına Abdülmuttalib’in, oğlu Abdullah’ı kurban etmesini engelleyenler arasında Mugīre de vardı. Velîd annesi Sahrâ’ya nisbetle İbnü’s-Sahrâ diye de anılır.

Velîd aklı, dirayeti, güzel konuşması, gelişmiş şiir zevki, çocuklarının fazlalığı ve zenginliğiyle de Kureyş içerisinde temayüz etmişti. Onun Mekke ile Tâif arasındaki sulanabilen bahçelerinde yıl boyunca meyve ve sebze yetiştirilirdi. Ticaretle de uğraşan Velîd’in aynı zamanda demirci olduğu zikredilir (İbn Kuteybe, s. 575). Velîd, Hâşimoğulları ile rekabet etmek için hac zamanı Mina’da büyük bir ateş yaktırır ve hacılara yemek ikram ederdi. Velîd’in kendisiyle tartışılmasına izin vermediği, bedevîlerin onu methederken 12.000 dinardan fazla serveti bulunduğunu söyledikleri kaydedilir (Süheylî, III, 80). Onun Kureyş nezdindeki itibarını gösteren iki olaya işaret etmek gerekir. Bunlardan biri, Kureyş’in reisi Abdülmuttalib’in vefatı üzerine kendisiyle birlikte kabileden üç kişinin onun yerini almak istediğini göstermek için Kâbe’nin avlusuna oturmasıdır (diğer ikisi Ebû Tâlib ile Abdullah b. Cüd‘ân idi; Ya‘kubî, II, 10). İkincisi Hz. Muhammed’in Hacerülesved’i yerine koyanlar arasında yer aldığı, Kâbe’nin yıkılıp yeniden yapılması esnasında Kureyşliler’in Kâbe’yi yıkmaktan çekinmesi üzerine Velîd’in mâbedin duvarına çıkıp, “Biz ancak iyilik ve hayır istiyoruz” diyerek kendi kabilesine düşen kısımdan bir bölümü yıkmasıdır. Kureyşliler, ancak onun başına bir felâket gelip gelmeyeceğini bir süre bekledikten sonra yıkım işine başlayabildi (İbn Hişâm, I, 195). Yine Kâbe’nin yapımı için para toplanırken Velîd, Mekkeliler’den helâl kazançlarından sarfetmelerini, ribâ ve zulümle elde edilen paraları bu işe karıştırmamalarını istedi. Diğer taraftan her yıl değiştirilen Kâbe örtüsünü bir yıl kendisinin, bir yıl diğer Kureyş liderlerinin değiştirmesinden dolayı “Idlü Kureyş” (Kureyş’in dengi) unvanını taşıyor ve Yemen’den getirttiği kumaşla bu örtüyü değiştiriyordu (Ezrakī, I, 251-252; Belâzürî, I,133). Kaynaklarda bir hırsızın elini kesmesi, ilk defa kasâme usulüne başvurması gibi icraatlarından dolayı “hükkâmü’l-Arab”dan kabul edilir (İbn Habîb, el-Muĥabber, s. 132, 337-338; el-Münemmaķ, s. 368; Belâzürî, I, 133). Ayrıca Velîd, kendisi şarap içmediği gibi aile fertlerine de içmeyi yasaklayan ve Kâbe’ye girerken pabuçlarını çıkaran ilk kişidir (İbn Habîb, el-Muĥabber, s. 335-337; İbn Kuteybe, s. 551-552). Kureyşliler ona “vahîd” (tek), “kurretü ayni Kureyş” (Kureyş’in göz bebeği) ve “seyyidî” (efendimiz) gibi sıfatlar vermişti.

Velîd b. Mugīre, Hz. Peygamber’in davetini kabul etmedi ve kendisine şiddetle karşı çıktı. Kibir, bencillik ve ihtirası yüzünden şirk ile ruhu kirlenip tabiatı bozulduğundan Kur’ân-ı Kerîm için sihir dedi, Kur’an’ın hasmı ve Resûl-i Ekrem’in rakibi oldu. Putperestliğin hâmisi Ebû Cehil’e akıl hocalığı yaptı. Kendisinin, “Nasıl olur, ben Kureyş kabilesinin büyüğü ve başkanı olduğum halde bir kenara bırakılayım da Muhammed’e vahiy gelsin! Nasıl olur, Ebû Mes‘ûd Amr b. Umeyr es-Sekafî kabilesinin reisi de bir yana bırakılsın!” şeklindeki sözlerine Kur’an’da şöyle cevap verilir: “Gerçeğin bilgisi gelince, ‘Bu bir büyü, biz bunu kabul etmiyoruz. Bu Kur’an şu iki şehirden büyük bir kişiye indirilseydi ya!’ dediler. Rabbinin rahmetini paylaştırmak onlara mı düşmüş? Dünya hayatında onların geçimliklerini biz paylaştırdık …” (Zuhruf 43/30-31; ayrıca bk. En‘âm 6/123-124; İbn Hişâm, I, 361; Taberî, XXV, 39-41).

Velîd, Kureyşliler’in Resûlullah’a karşı düşmanca faaliyetlerine aktif biçimde katıldı. Hz. Peygamber’in amcası Ebû Tâlib’e üç defa başvuran Kureyş heyetinde o da yer aldı. Üçüncü gidişlerinde Velîd yanına genç ve yakışıklı oğlu Umâre’yi de aldı. Heyettekiler, Ebû Tâlib’den, Hz. Muhammed’in yerine bu genci alıp öldürülmek üzere yeğenini kendilerine teslim etmesini istediler. Ebû Tâlib bu teklifi şiddetle reddetti (İbn Hişâm, I, 266-268; Umâre için bk. Süheylî, III, 252-255; Fayda, s. 81-84). İbn Habîb, Kureyş kabilesine mensup sekiz zındık arasında Velîd’i de zikreder ve bunların sapık düşüncelerini Hîreli bir hıristiyandan öğrendiklerini yazar (el-Muĥabber, s. 337). Câhiliye devri şiirini ve Arap dilinin inceliklerini çok iyi bilen Velîd, hac mevsiminde Mekke’ye gelecek kişilere söylenmek üzere Kureyşliler’in Muhammed hakkında bir fikir etrafında toplanmalarını istemişti. Kendi görüşünün oluşması için günlerce düşündü; Kureyşliler’in ileri sürdüğü kâhin, deli, şair gibi nitelemelerin doğru olmadığının hemen anlaşılacağını belirttikten sonra, “En iyisi onun evlâdı babadan, kardeşi kardeşten, karıyı kocadan, kişiyi ailesinden ayıran bir büyücü olduğunu söyleyelim” dedi. Bu iddialar üzerine şu âyetler nâzil oldu: “Yarattığım o kişiyi tek başına bana bırak; geniş bir; geniş bir ervet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisine nimetleri serdikçe serdiğim, arkasından daha fazla vermemi bekleyen kişiyi. Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o bizim âyetlerimize karşı inatla direnmektedir. Ben de onu sarp bir yokuşa süreceğim. Zira o düşündü taşındı, ölçtü biçti. Kahrolsun, ne biçim ölçme biçme bu! Ardından yine kahrolsun, ne biçim ölçtü biçti! Sonra baktı, sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda arkasını dönüp gitti ve kibrine yenildi. ‘Bu’ dedi, ‘olsa olsa eskilerden nakledilmiş bir sihirdir; bu bildiğiniz insan sözünden başka bir şey değildir.’ Ben onu cehenneme sokacağım …” (Müddessir 74/11-26).

[2*] Herkes, onun gibi tek olarak yaratılır.

Tefhim-ul Kuran Bırakın onu bana, Ben onu tek olarak yarattım.
Ümit Şimşek Tek başına yarattığım kimseyi Bana bırak.
Yaşar Nuri Öztürk Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak!

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.