2 - Bakara suresi 156. âyet meali

Fâtiha suresi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 Sonraki Tümü Âl-i İmrân suresi
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).
  
ellezîne ki onlar
izâ olduğu zaman
esâbet-hum onlara isabet etti
musîbetun bir musîbet
kâlû dediler
innâ hiç şüphesiz biz, muhakkak ki biz
lillâhi (li allâhi) Allah için, Allah'a
ve ve
innâ hiç şüphesiz biz, muhakkak ki biz
ileyhi ona
râciûne dönecek olanlar
   
Abdulbaki Gölpınarlı O sabredenleri ki onlar, bir musîbete uğradılar mı biz Allah'ınız, gene de gerisin geriye ona döneceğiz derler.
Abdullah Aydın O sabırlı kimseler ki, bir musibete uğradıklarında: “Biz Allah'ın kuluyuz ve (öldükten sonra) yine O'na döneceğiz.” derler.
Abdullah Parlıyan Ki onların başına bir sıkıntı ve hoşa gitmeyen bir şey geldiğinde: “Bizi var eden Allah'tır veya varlığımız Allah içindir, sonunda O'na dönecek ve hesaba çekileceğiz” derler.
Adem Uğur O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.
Ahmed Hulusi Onlar, kendilerine hoşlanmadıkları bir olay isâbet ettiğinde, "Biz Allâh (Esmâ'sının açığa çıkması) içiniz ve O'na dönücüyüz (sonuçta bu gerçeği yaşayacağız)" derler.
Ahmet Davudoğlu Ki onlar başlarına bir belâ geldiği zaman: “Biz Allah'ın (dünyada takdirine teslim olmuş kulları)yız ve biz (ahirette de) yine O'na döneceğiz.” derler.
Ahmet Tekin Sabrederek mücadeleye devam edenler, başlarına bir musibet, bir belâ geldiği zaman:'Biz ilâhî kazaya rıza için yaratılmış kullarız. Sonunda yine Allah’ın huzuruna vararak hesaba çekileceğiz' diyenlerdir.
Ahmet Varol Onlar başlarına bir musibet geldiğinde: 'Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz' derler. [30]
Ali Arslan (O sabredenler) ki, kendilerine bir felâket isabet ettiğinde: “Biz Allah'danız ve şüphesiz ki O'na döneceğiz.” derler.
Ali Bulaç Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."
Ali Fikri Yavuz Onlar, o kimselerdir ki, kendilerine bir belâ geldiği zaman teslimiyet göstererek: “-Biz Allah’ın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine ona döneceğiz” derler.
Ali Ünal Ki onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, “Biz Allah’ınız (O’nun mahlûku, O’ nun kulları, O’nun mülküyüz; O, mülkünde dilediği gibi tasarruf eder) ve zaten O’na dönmekteyiz.” der (ve bu inançla, bu şuurla davranırlar).
Arif Pamuk O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: "Biz Allah'ın kullarıyız ve O'na döneceğiz." derler.
Bahaeddin Sağlam Öyle sabredenler ki, bir musibet başlarına geldiğinde: “Biz Allah'ın malıyız ve O'na döneceğiz.” derler.
Bayraktar Bayraklı Sabredenler, kendilerine bir musibet geldiğinde, “Biz Allah'ın kuluyuz ve biz O'na döneceğiz” derler.
Bekir Sadak Onlara bir musibet geldiginde: «Biz Allah'iniz ve elbette O'na donecegiz» derler.
Celal Yıldırım Onlar ki kendilerine bir musibet dokunduğu zaman «Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döndürüleceğiz» derler.
Cemal Külünkoğlu Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde: “Biz ancak Allah için varız ve biz sonunda O'na döneceğiz.” derler.
Diyanet İşleri (eski) Onlara bir musibet geldiğinde: 'Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz' derler.
Diyanet Vakfi O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.
Edip Yüksel Ki onlara bir musibet geldiğinde, “Biz ALLAH’a aidiz ve O’na dönücüyüz“ derler.
Elmalılı Hamdi Yazır ki başlarına bir musibet geldiği vakit «biz Allahınız ve nihayet ona döneceğiz» derler
Erhan Aktaş Onlar, bir musibetle karşılaştıkları zaman, “Bizler, Allah için varız ve muhakkak O’na döneceğiz.” derler.
Gültekin Onan Onlara bir musibet isabet ettiğinde, "Biz Tanrı'ya aidiz ve kuşkusuz O'na dönücüyüz" derler.
Hakkı Yılmaz (155,156) Ve de kesinlikle Biz, korkudan, açlıktan bir şeylerle ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile sizi zayıf düşüreceğiz/ imtihan edeceğiz. Kendilerine bir musibet geldiği zaman, “Biz şüphesiz Allah'a aidiz ve yalnız O'na döneceğiz” diyen şu sabredenlere de müjdele!
Harun Yıldırım Onlar ki, kendilerine bir musibet eriştiği zaman “Muhakkak biz Allah’a aitiz ve muhakkak ancak O’na dönücüleriz!..” derler.
Hasan Basri Çantay Ki onlar kendilerine bir belâ geldiği zaman «Biz (dünyâda) Allanın (teslim olmuş kulları) yız ve biz (âhiretde de) ancak ona dönücüleriz» diyenlerdir.
Hasan Tahsin Feyizli Ki onlar, kendilerine bir belâ geldiği zaman ancak: “Biz Allah için (teslim olmuş kullar)ız ve elbette (yine) biz, ancak O'na döneceğiz.” derler.
Hayrat Neşriyat Onlar ki, kendilerine bir musîbet geldiği zaman: 'Muhakkak ki biz, Allah’a âidiz ve muhakkak ki biz, ancak O’na dönücüleriz!' derler.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz.” derler.
Hüseyin Kaleli “Kendilerine bir musîbet geldiği zaman: “Muhakkak biz Allâh’ın (kullarıyız) ve şüphesiz biz ancak ona dönücüleriz” diyenler.”
İbni Kesir Ki onlara bir musibet geldiği zaman; biz Allah içiniz ve yine O'na döneceğiz, derler.
İskender Evrenosoğlu Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız).” derler.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen O sabredenler ki, başlarına bir musibet geldiğinde "Biz Allah'ın kullarıyız; sonunda yine O'na döneceğiz" derler.
Kadri Çelik O kimseler ki kendilerine bir musibet geldiğinde, “Biz Allah'ınız ve elbette O'na dönücüleriz” derler.
Mehmet Ali Eroğlu Ki onlar şöyle derler, başlarına herhangi bir musibet isabet ettiğinde: Allah'a ait kullarız biz. Nihayetinde bizim dönüşümüz O'nadır yine
Mehmet Okuyan Onlar (sabredenler), kendilerine bir musibet geldiği zaman “Biz Allah’a aidiz ve biz elbette yalnızca O’na döneceğiz” derler.
Muhammed Celal Şems Onlar bir musibete uğradıklarında (kaygılanmayıp,) “Biz Allah için varız ve muhakkak O’na döneceğiz,” derler.
Muhammed Esed Ki, onların başına bir musibet gelince, "Doğrusu biz Allah'a aidiz ve muhakkak O'na döneceğiz!" derler.
Mustafa Çevik 155-157 Biz, sizin Allah’ın davetine olan samimiyetinizi ve teslimiyetinizi biraz korku, biraz açlık, mallarınız, canlarınız ve ürünlerinizden eksilterek sınayacağız. Sen bu sıkıntılar karşısında gevşemeyen, inancından geri adım atmayan mü’minleri, Allah’ın mükâfatları ile müjdele. Onlar başlarına bir musibet geldiğinde şöyle derler: “Allah bizi yeryüzünde, İslâmî hayat nizamını hâkim kılıp, ona göre de yaşayalım diye yarattı ve bunca nimetlerle donattı. Sonunda O’na döndürüleceğiz ve layık olduğumuz karşılığı göreceğiz. Biz zaten Allah için varız, sonunda da O’na kavuşacağız.” İşte hayatın amacını kavramış, ona uygun davranışlar ortaya koyan bu mü’minlere Allah gerekli desteği verecek, şefkat ve merhameti ile muamele ederek âhirette de cennetine koyacaktır.
Mustafa İslamoğlu Onlar bir musibete uğradıklarında: "Doğrusu biz Allah'a aidiz ve sonunda yine O'na döneceğiz" derler.
Nedim Yılmaz O sabredenler, başlarına bir musibet gelince: “Biz Allah’a aidiz ve kesinlikle yalnız O’na döneceğiz” derler.
Ömer Nasuhi Bilmen Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman, «Biz Allah içiniz ve biz nihâyet ona döneceğiz,» derler.
Ömer Öngüt Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah içiniz ve elbette O'na döneceğiz. ” derler.
Ömer Rıza Doğrul Onlar ki bir musibete uğradıkları zaman: “Biz Allah’ınız (O’nun için yaşıyoruz) ve Allah’a dönücüyüz” derler.
Şaban Piriş Onlar, bir musibete uğrayınca: -Biz, Allah’a aitiz ve elbette O’na döneceğiz derler.
Sadık Türkmen Onlar (o iman edenler) ki, kendilerine bir musibet geldiği zaman: “Mutlaka biz, Allah’a aitiz/Allah’tan geldik ve şüphesiz biz, O’nun huzuruna döneceğiz” derler.
Seyyid Kutub Ki onların başlarına bir musibet geldiğinde; «Biz Allah için varız ve yine O'na döneceğiz» derler.
Suat Yıldırım Sabırlılar o kimselerdir ki başlarına musîbet geldiğinde, "Biz Allah’a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O’na döneceğiz" derler.
Süleyman Ateş Ki onlara bir belâ eriştiği zaman: "Biz Allâh içiniz ve biz O'na döneceğiz," derler.
Süleymaniye Vakfı Onlar, başlarına böyle bir şey gelince şöyle derler: “Biz, Allah’a aitiz, biz O’nun huzuruna çıkacağız”.
Talat Koçyiğit Nitekim bunlar, kendilerine bir musîbet geldiği zaman: “Biz Allah'a aidiz ve elbette O'na döneceğiz.” derler.
Tefhim-ul Kuran Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki; «Biz Allah'a ait (kullar) ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz.»
Ümit Şimşek Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, 'Biz zaten Allah'ınız, yine Ona döneceğiz' derler.
Yaşar Nuri Öztürk Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler: "Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz."

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.