2 - Bakara suresi 89. âyet meali

Fâtiha suresi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 Sonraki Tümü Âl-i İmrân suresi
وَلَمَّا جَاءهُمْ كِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَكَانُواْ مِن قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ
Ve lemmâ câehum kitâbun min indillâhi musaddikun limâ meahum, ve kânû min kablu yesteftihûne alellezîne keferû, fe lemmâ câehum mâ arafû keferû bihî, fe la’netullâhi alel kâfirîn(kâfirîne).
  
ve lemmâ ve olduğu zaman
câe-hum onlara geldi
kitâbun bir kitap
min indillâhi (inde allâhi) Allah'ın katından
musaddikun tasdik edici, tasdik eden
limâ şeyi
mea-hum onların yanında
ve kânû ve oldular
min kablu önceden, daha önce
yesteftihûne fetih ve zafer isterler
alellezîne (alâ ellezîne) onlara karşı
keferû inkâr ettiler
fe o zaman, böylece
lemmâ olduğu zaman
câe-hum onlara geldi
mâ arafû bildikleri şey
keferû inkâr ettiler
bi-hi onunla
fe o zaman, böylece
la'netullâhi (la'netu allâhi) Allah'ın lâneti
alâ üzere, üzerinde, ... e
el kâfirîne kâfirler
   
Abdulbaki Gölpınarlı Evvelce kâfir olanlara üst gelmek için imdat isterlerken Allah tarafından, onların inandığı kitabı tasdik eden bir kitap geldi, bildikleri, tanıdıkları zuhur etti mi ona kâfir oldular. Hay Allah'ın lâneti kâfirlere olsun.
Abdullah Parlıyan Daha önce, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden kâfirlere üstün gelmek için yardım isterlerken, Allah tarafından kendi inandıkları Allah'ın kitabını doğrulayan bir kitap gelip te, ellerindeki Allah'ın kitabından bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince, hemen Allah'tan gelen gerçekleri görmezlikten geliverdiler. Artık, Allah'ın rahmetinden uzak kalmak, o hakkı örtbas eden kâfirlerin üzerinedir.
Adem Uğur Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır.
Ahmed Hulusi Daha önce, dini inkâr eden kâfirlere karşı zafer kazanmak üzere bir açılım istediklerinde (Yahudiler), kendilerindeki bilgiyi tasdik eden bir yeni bilgi, Allâh tarafından onlara verildi; O geleceğini bildikleri (Hz. Muhammed) geldi, ama onu inkâr ettiler! Artık onlar Allâh'tan uzak düşmüş bir hâlde yaşarlar (Allâh la'neti hakikati reddedenler üzerinedir)!
Ahmet Tekin Allah katından ellerindeki geçerli bilgileri tasdik eden kitaplar gelmişken, öteden beri kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, kâfirlere, inanmayanlara karşı görevlendirilecek peygamberin adını kullanarak üstünlük sağlamaya, insanlardan, tekrar tekrar geleceği ile ilgili haberleri öğrenmeye, mevcut kutsal kitaplardaki bilgileri yeniden değerlendirmeye alarak geleceğini teyide çalışırlarken, Allah’tan yardım ve zafer talebinde bulunmaya devam ederlerken, işte bu sırada bildikleri, tanıdıkları peygamber Muhammed ve tebliğ ettiği din ile yüz yüze gelince, Muhammed’i, Kur’ân’ı, tebliğ ettiği dini, kendi kitaplarını inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah’ın lâneti, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, kâfirleredir.
Ahmet Varol Daha önce kâfirlere karşı kendilerine bir ilahi yardımın gelmesini diledikleri halde; Allah katından kendi yanlarında olanı doğrulayıcı bir Kitab, özelliklerinden tanıdıkları şey kendilerine gelince onu inkar ettiler. Allah'ın laneti de inkar edenlerin üzerine olsun. [17]
Ali Bulaç Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir.
Ali Fikri Yavuz Vaktâ ki onlara (Yahudî’lere), Allah katında beraberlerindekini (Tevrat’ı iman esaslarında) tasdîk eden Kur’an geldi, (bunu tanımadılar); halbuki Kur’an gelmeden önce, (bu yahudîler, arap müşrikleri ile mücadelelerinde zor duruma düştükleri zaman: Tevrat’da anılan âhir zaman Peygamberi gelseydi de bize yardım etseydi diye) o müşriklere karşı (Allah’dan) imdat diliyorlardı. İşte o (Tevrat’da vasfını) bildikleri (Peygamber) onlara gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah’ın lâneti o kâfirler üzerine olsun...
Ali Ünal Öyle ya, Allah katından kendilerine yanlarında bulunan (Tevrat’ı, aslî haliyle onun İlâhî bir kitap olduğunu ve içinde bulunan Âhir Zaman Nebîsinin sıfatlarını) tasdik eden bir Kitap geldi; daha önce de, o sıralar kâfir bulunan (Evs ve Hazreç gibi toplu luk) lara karşı, (“Âhir Zaman Nebîsi gelecek ve o zaman sizi mağlûp ve perişan edeceğiz!” diye) galibiyet ve fetih dileyip duruyorlardı. (Öz çocuklarını tanıdıkları gibi) tanıdıkları (Âhir Zaman Nebisi) gelince, bu defa da O’nu ret ve inkâr ettiler. Allah’ın lâneti boynuna olsun o kâfirlerin!
Bayraktar Bayraklı Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken, kendilerine Allah katından, yanlarındakilerini doğrulayan bir kitap gelip de öğrendikleriyle karşılaşınca inkâr ettiler. İşte Allah'ın laneti böyle inkârcılaradır.
Bekir Sadak Vaktaki Allah katindan onlara, kendilerinde olani tasdik eden Kitab geldi ki onlar bundan onceleri, inkar edenlere karsi kendilerine yardim gelmesini beklerlerdi, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'in laneti, inkar edenlerin uzerine olsun.
Celal Yıldırım Allah katından onlara, yanlarındaki kitab (Tevrat)ı tasdîk eden (yanlışlarını düzeltip semavî olduğunu bildiren) bir kitab (Kur'ân) gelince, ki daha önce inkâr edenlere karşı böyle bir fetih (yardım kapısının açılmasını) istiyorlardı (Tevrat'da vasfını görüp) tanıdıkları şey (Kur'ân ve Hz. Muhammed A.S.) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. O sebeple Allah'ın laneti inkâr edenler üzerinedir.
Cemal Külünkoğlu Kendilerine ellerindekini (Tevrat'ın aslını) tasdik eden bir kitap (Kur'an) gelince (Yahudiler) onu inkâr ettiler. Oysa, daha önce (bu kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (müşriklere) karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat'tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince bu sefer (bu İsmailoğulları'ndandır diye) kendileri onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın lâneti bütün inkârcıların üzerinedir.
Diyanet İşleri (eski) Vaktaki Allah katından onlara, kendilerinde olanı tasdik eden Kitap geldi ki onlar bundan önceleri, inkar edenlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerdi, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'ın laneti, inkar edenlerin üzerine olsun.
Diyanet Vakfi Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır.
Edip Yüksel İnkarcılara karşı yardım beklemelerine rağmen, onlara ALLAH katından yanlarındakini doğrulayıcı bir kitap, bu bekledikleri şey, kendilerine gelince onu inkâr ettiler. ALLAH’ın laneti, inkarcılara olsun!
Elmalılı Hamdi Yazır Yanlarındakini tasdıklamak üzere onlara Allah tarafından bir kitab gelince önceden küfredenlere karşı istimdad edib dururlarken o tanıdıkları kendilerine gelince tuttular ona küfrettiler imdi Allahın lâneti kâfirlerin boynuna
Erhan Aktaş Onlara, Allah katından yanlarındakini tasdik edici bir kitap gelince; daha önce Allah’tan kâfirlere karşı zafer kazanmak için böyle bir şey istedikleri halde, onlara bildikleri şey gelince bu kez onu inkâr ettiler. Allah’ın laneti, gerçeği yalanlayan nankörlerin üzerinedir.
Gültekin Onan Tanrı katından yanlarında olanı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, daha önce küfredenlere karşı yardım isteyip dururlarken bilip tanıdıkları gelince ona küfrettiler. Artık Tanrı'nın laneti kafirlere olsun!
Hakkı Yılmaz Onlara Allah katından kendileri ile birlikte olanı doğrulayan bir kitap; Kur’an gelince de –ki bunlar daha önceleri kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kimselere karşı zafer kazanmak istemişlerdi de o tanıdıkları kendilerine gelmişti– onu kendileri örttüler. Artık Allah'ın dışlaması/ rahmetinden mahrum bırakması, Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini örtenler üzerinedir.
Harun Yıldırım Allah katından kendilerine beraberlerinde bulunanı tasdik edici bir kitap gelince daha önce küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenlere karşı (onunla) fetih istedikleri halde o tanıdıkları şey kendilerine gelince, onu inkâr ettiler.Artık Allah’ın laneti o kafirlerin üzerinedir..
Hasan Basri Çantay Vaktaki onlara Allah katından nezdlerinde bulunan (Tevrat) ı tasdıyk edici (ve doğrultucu) bir Kitab (Kur'an) geldi, ki daha evvel küfredenlerin (Arab müşriklerinin) aleyhine (Allahdan böyle bir) feth istiyorlardı, işte (Tevrâtın şehâdet ve saraahatiyle) tanıdıkları o şey (Kur'an) kendilerine gelince ona (hasedlerinden ve mevki' hırsından dolayı) küfretdiler. Artık Allahın lâ'neti o kâfirlerin tepesine.
Hayrat Neşriyat Hem onlara Allah tarafından, yanlarında bulunanı (Tevrât’ı) tasdîk edici bir Kitab(Kur’ân) gelince, ki daha önce (o gönderilecek peygamberi vesîle yaparak) inkâr edenlere karşı zafer istiyorlardı; işte (bu kadar iyi) tanıdıkları (o peygamber) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Bu yüzden, Allah’ın lâ'neti o kâfirler üzerinedir!
İbni Kesir Ne zaman ki; Allah'ın katından, kendilerinde olanı tasdik eden kitab geldi, onlar bundan önceki küfredenlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerken, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'ın la'neti kafirlerin üzerinedir.
İskender Evrenosoğlu Ve onlara, Allah katından onların beraberindeki şeyi (Tevrat'ı) tasdik eden bir Kitap, (Kur'ân) geldiği zaman (o'nu kabul etmediler). (Kur'ân gelmeden) önce kâfirlere karşı (zor durumda kaldıklarında, Tevrat'ta bahsi geçen ahir zaman Peygamberi adına) fetih ve zafer için (Allah'tan) yardım istiyorlardı. Oysa, O bildikleri (Tevrat'ta vasfı bildirilen Peygamber) onlara gelince O'nu inkâr ettiler. Bu yüzden Allah'ın lâneti kâfirlerin üzerinedir.
Kadri Çelik Daha önce küfre sapanlara karşı kendilerine yardım gelmesini diledikleri halde böylece Allah katından onlara, kendilerinde olanı onaylayan kitap ve tanıdıkları (Peygamber) gelince onu inkâr ettiler. Allah'ın lâneti, kâfirlerin üzerine olsun!
Mehmet Ali Eroğlu Rahatlıkla kafirlere galebe için yardım isterlerken Allah tarafından, inandıklarını Açıkça doğrulayan bir Kitap geldiğinde, bildikleri iman ettikleri şeyi inkar ettiler. (Böylece gerçek rahmetten uzak kalmakla) Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir.
Mehmet Okuyan Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken, kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat’ı) doğrulayan bir kitap (Kur’an) ulaşıp da (Tevrat’tan) bildikleri gerçekler kendilerine gelince onu inkâr etmişlerdi. (İşte) Allah’ın laneti böylesi kâfirlerin (üzerine)dir.
Muhammed Celal Şems Önceleri kâfirlere karşı zafer kazanmak için (dua) ederlerken, ellerinde bulunan Kitab’ın (talimatını) doğrulayan bir Kitap, Allah tarafından kendilerine geldiğinde, tanımalarına rağmen, geleni inkâr ettiler. Bunun için Allah’ın laneti (bu gibi) kâfirlerin üzerinedir.
Muhammed Esed Ve ne zaman Allah katından onlara, halen sahip oldukları hakikati tasdik eden bir (yeni) vahiy geldiyse, daha önce, hakikati inkara şartlanmış olanlara karşı üstün gelmek için yalvarıp yakardı(klarını çarçabuk unutarak) daha önce tanıdıkları (hakikati) bu defa inkara kalkıştılar. Ve Allah'ın laneti, hakikati inkar eden herkesin üzerindedir.
Mustafa Çevik 87-91 Ey İsrailoğulları! Biz Musa’ya da kitap verdik ve ondan sonra da birbiri ardına peygamberler gönderdik. Meryemoğlu İsa’yı da apaçık âyetler ve gerçeğin delili mucizelerle destekleyerek gönderdik. Fakat ne zaman peygamberler hoşunuza gitmeyecek hükümlerle geldilerse, onları küstahça reddedip yalancılıkla suçladınız, bir kısmını da alçakça öldürdünüz. Şimdi siz de kalkmış, elinizde bulunan kitapta kalmış olan ilahi mesajları doğrulayan peygamberin, Kur’an ile davet ettiklerine karşı, “Bizim kalplerimiz, kafalarımız bize yetecek bilgilerle dolu, senin söylediklerine karşı kalplerimiz kapalı ve ihtiyacımız da yok.” diyorsunuz. Allah böylelerini bu tutumları yüzünden lanetlemiştir. Hâlbuki onlar kendilerinden olmayan müşrik ve kâfirlere üstünlük kurmak için, “Rabbimiz! Bize rehberlik edip, yol gösterecek bir peygamber gönder.” diye yalvarmaktaydılar. Fakat Allah’ın gönderdiği peygamber kendi kavimlerinden olmayınca, peygamber olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen, onun ilettiği daveti reddettiler. Allah’ın laneti böylesi kâfirlerin üzerine olsun. Bunlar, Allah’ın dilediğine peygamberliği lütfetmesini kıskanmakla birlikte, onunla gönderilmiş olan Kur’an’ı da yalan saydılar ve Allah’ın azabını hak ettiler. Böylece kendilerine çok büyük kötülük ederek cehennem ateşine müstahak oldular. Onlara: “Gelin, Allah’ın indirdiği Kur’an’ın davetine yönelin.” denildiğinde, “Biz yalnızca atalarımıza indirilene iman edip, ona uyarız.” diyerek, atalarının ve kendilerinin arzularına göre yazdıkları muharref kitaplarına uyar, Kur’an ile bildirilen gerçeği reddederler. De ki: “Şayet atalarınız Musa ile gönderilene iman eden mü’minler olsaydı, Allah’ın davetini getiren peygamberlerden bir kısmını öldürmezlerdi.”
Mustafa İslamoğlu Allah katından o (Yahudilere) halen sahip oldukları bilgiyi doğrulayan bir kitap geldiğinde; -ki önceleri inkar edenlere (o kitap ve peygamberle) istikbalde galip gelecekleri (tehdidinde) bulunuyorlardı- işte böylesine tanıdıkları o kitap kendilerine geldiğinde onu inkar ettiler: Allah'ın laneti inkarcıların üzerine olsun!
Ömer Nasuhi Bilmen Vaktâ ki onlara taraf-ı ilâhîden yanlarındakini musaddık olan bir kitap geldi, halbuki evvelce kâfirlere karşı fetih ve nusret isterlerdi. Fakat o bildikleri şey kendilerine gelince onu inkar ettiler. Artık Allah'ın lâneti kâfirler üzerinedir.
Ömer Öngüt Yanlarında bulunan (Tevrat'ı) tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince, daha önceleri kâfirlere karşı onunla yardım isteyip durdukları halde, tanıdıkları ve bekledikleri (o Kur'an) kendilerine gelince, bu defa onu inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah'ın lâneti kâfirlerin üzerinedir.
Şaban Piriş Allah katından, onlara, yanlarında bulunan (Tevrat)ı tasdik eden bir kitap geldiği zaman; daha önce kafirlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerken; onlara, bildikleri şey gelince onu inkar ettiler. Allah’ın laneti kafirlerin üzerinedir.
Sadık Türkmen Ve ne zaman kendilerine, yanlarındakini tasdik eden bir kitap gelince onu inkâr ettiler. Oysa daha önce (Musa ve İsa’ya inananlar bu kitap ile); kafirlere (Arap müşriklerine) karşı, desteklenip önlerinin açılacağını umuyorlardı. Nihayet, önceden tanıyıp (geleceğini) bildikleri (bu kitabı), kendilerine gelince onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun!
Seyyid Kutub Onlara Allah katından elleri altındaki Tevrat'ı onaylayan bir kitap (Kur'an) gelince - ki, daha önce kâfirlere karşı zafer kazanmak istedikleri halde ötedenberi bilip durdukları bu kitap kendilerine gelince- onu inkâr ettiler. Allah'ın lâneti kâfirlerin üzerinedir.
Suat Yıldırım Onlara, Allah tarafından, ellerindeki Tevrat’ı tasdik eden bir kitap gönderildiği zaman. Daha önce kâfirlere karşı zafer kazanmak için "ahir zaman Peygamberi hakkı için" diye dua ettikleri halde. Evet o tanıyıp bekledikleri Peygamber kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Bu sebeple, Allah’ın lâneti de kâfirlerin boynuna olsun!
Süleyman Ateş Ne zaman ki, onlara Allâh katından, yanlarında bulunan (Tevrat)ı doğrulayıcı bir Kitap (Kur'ân) geldi, daha önce inkâr edenlere karşı yardım isteyip dururlarken o bildikleri (Kur'ân) kendilerine gelince onu inkâr ettiler; artık Allâh'ın la'neti, inkârcıların üzerine olsun!
Süleymaniye Vakfı Nihayet Allah katından, yanlarında olanı onaylayan kitap geldi. Önceleri kâfirlere karşı önlerinin bu Kitapla açılmasını bekliyorlardı. Ama tanıdıkları [*] Kitap gelince onu görmezlik edip kendileri kâfir oldular. Allah’ın laneti (dışlaması) böylesi kâfirleredir.

[*] Geleceğini bildikleri.

Tefhim-ul Kuran Allah katından yanlarında olan (Tevrat) ı doğrulayıcı bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce küfredenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kâfirlerin üzerinedir.
Ümit Şimşek Kendilerinde olanı doğrulayan bir kitap Allah katından geldiğinde-ki daha evvel onunla kâfirlere karşı zafer kazanmak için dua edip duruyorlardı-işte o tanıdıkları kitap geldiğinde, onu da inkâr ettiler. Allah'ın lâneti işte böyle kâfirleredir.
Yaşar Nuri Öztürk Yanlarındakini doğrulamak üzere kendilerine Allah katından bir kitap geldiğinde, daha önce inkâr edenlere karşı zafer isteyip durdukları halde, tanıyıp bildikleri kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Küfre sapanların üstüne olsun Allah'ın laneti!...

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.